Karadeniz Rüyası Gezisi
Bu yazıdaki sıralamayı Türkiye'nin Güneyinden çıkanlar için karadeniz rüyası gezi planı ya da tavsiyesi olarak düşünebilirsiniz.
Bu sayfadaki fotoğraflar gezi esnasında çektiğim kendi fotoğraflarımdır.
Amasya Ferhat ile Şirin parkında Kahvaltı ile rüya gezimize başlıyoruz. Amasya da 4-5 saatlik Müze, Hazeranlar konağı, Şehzadeler müzesi, yeşilırmak, Şehzade yolu parkı, tıp müzesi gibi yerleri geziyoruz. Bakla sarması yenebilir. Amasya elması, napolyon kirazı alınabilir.
Amasyadan sonra Samsun üzerinden Samsuna geri dönmek üzere Sinopa geçiyoruz. Sinop Cezaevi, Diyojen heykeli, Yalı kahveleri, barınakları geziyoruz. Arzu edenler tekne turlarına katılıyor. Cevizli mantı ve yanında yöresel tatlı, balık ekmek tercih edilebilir.
Aynı gün içinde Samsuna dönüp Atatürk parkında 8,5 metrelik Atatürk heykeli ve aslına uygun dizayn edilen bandırma vapuru müzesini geziyoruz.
Geceyi Samsunda geçiriyoruz. Samsunda kahvaltıdan sonra Orduya hareket ediyoruz. Terme Ulusoy tesislerinde çay mola veriyoruz. Orduda Boztepeden çay kahve eşliğinde inanılmaz manzaranın tadını çıkarıyoruz. Ordudan Giresuna hareket ediyoruz. Ordu fındığı mı, Giresun fındığı mı tartışmalarına katılmak için fındık duraklarında alışveriş yapıyoruz. Giresundan Trabzona, Akçaabat üzeri geçerken, yol üzerindeki bir çok köfteciden tadabilme imkanı buluyoruz.
Trabzona ulaşıyor ve doğruca Soğuksu mevkiindeki Atatürk 'ün vasiyetini yazdığı mütevazi ve bir o kadar muhteşem köşküne gidiyoruz.
Aynı bölgedeki telkari işçiliğinin son kalan ustalarından birini ziyaret ediyoruz.
Hanımların çok ilgisini çeken takılar başlarını döndürüyor.
Trabzon ortahisar bölgede 1250-1300 yıllarında yapılmış ayasofya camii(kilisesi) geziyoruz.
Sürmene bıçakları hikayesini bıçaklardan öğrenip dilerseniz kaliteli bicaklardan alış veriş yapiyoruz.
Uzungöle giderken mümkünse kahvaltıyı
Memişağa konağında yapıyoruz. Dileyenler burada anzer, kestane, çiçek balı alabilir. 2018 de anzer balı kg 2000TL idi. Kestane balı kg 160 TL idi.
Uzungöle giderken durup mangal yapılabilecek mesire alanları görüyoruz.
(Uzungöldeki doğa tahribatından ve kültür değişiminden bahsetmek istemiyorum.)
Rizeye geçiyoruz.
Sıradaki noktamız Rize kalesi, Rize merkezini kuşbakışı, çay kahve eşliğinde izleyerek, güzel fotoğraflar çekme imlanı buluyoruz.
Rize çıkışında Rize bezi fabrika mapazalarına gidiyoruz.Turistik bir nokta olması sebebiyle normalden%30 kadar pahalı. Çeşit çok. Rize bezinden üretilmiş birçok kıyafet alınabilen,
alışveriş sonrası yanındaki çay bahçesinde denize nazır kahve nargile ya da aperatif atıştırma imkanı buluyoruz. Bu geceyi Rizede geçiriyoruz.
Sabah erkenden aydere çıkıyoruz.
1900 Metre rakımlı yaylada ayder helvası tadıyoruz. Mis gibi yayla havası eşliğinde çayımızı yudumluyoruz.
Yine Ayderde Gelintülü şelalesinin ihtişamını karşıdan izliyoruz.
Ayderin ardından zilkale ve palovit şelalesine gidiyoruz.
Zilkale tarihi ipekyolunda gözcülük etmek için kullanılan ihtişamlı bir kale.
Palovit şelalesi yolu, araçla meşakkatli bir yol, fakat şelalenin içine kadar indiğinizde, geldiğimize değmiş diyoruz. Yüzümüzde hissettiğimiz damlacıklar ve müthiş serinlik tüm kıyafetlerimizi ıslatsa da mutluluk ve huzurumuz yüzümüzden okunuyor. Tüm ziyaretçiler gibi kesinlikle ziyaret edilmesi gerekliymiş, iyi ki geldik diyerek ayrılıyoruz.
Az bulunan kırmızı benekli alabalık, fırtınavadisinin serin sularında mükemmel ızgaralık bir hale geldiğinden, öğle menümüzü muhlama, kırmızı benekli alabalık, mısır ekmeği ve laz böreğinden oluşturuyoruz.
Sarp sınır kapısından Gürcistan-Batuma geçmek üzere Hopaya oradan da Kemalpaşaya geçiyoruz. Gürcistan-Türkiye
gümrük anlaşması sonucu pasaportsuz , T.C. vatandaşlık kimliğimizle günübirlik, Batum geçişi gerçekleştiriyoruz. Batum şehri gerek mimarisi, gerek meydan ve parkları ile ilgimizi cezbediyor. (Sınır çıkışında döviz büroları göreceksiniz. Bu bölge %5-10 daha pahalı, tavsiyem Batuma geçen 15 km lik yol üstündeki döviz bürolarını kullanmanızdır. Batumda extra birşey yapmayacaksanız, 50 ila 100 Gürcistan Larisi 3 kişiye yetecek zorunlu ihtiyaçları karşılayacaktır.Hacapuri :bir çeşit pide yenebilir ve gazlı armut suyu içilebilir.)
Batum gezisinden sonra Artvin-Borçkaya yöneliyoruz. Borçkaya 45 dakika uzaklıktaki doğq harikası Karagöle gidiyoruz. Karagöl çevresinde Köfte, melemen, muhlama, çorba gibi yemek ihtiyacı karşılayabilen yerlerin bulunduğunu görüyoruz.
Tekrar Borçka üzerinden Artvinden geçerken panaromik olarak Artvini ve Türkiyenin en büyük (13 m) Atatürk heykelini izleyerek Tortum şelalesine yaklaşık 3 saatlik bir yola çıkıyoruz.
Yaklaşık 50 metre yukseklikten dökülen şelaleyi görüyoruz.
Nene Hatun tabyası
Cağ kebabı
Tortumdan sonra baraj gölü manzaralı yollar eşliğinde Erzuruma giriyoruz.
Nene Hatun tabyası, Ulucami, üç kümbetler, Oltu taşının kalbinin attığı taşhan, Tarihi Erzurum Evleri gezilebilir.
Bu sayfadaki fotoğraflar gezi esnasında çektiğim kendi fotoğraflarımdır.
Amasya Ferhat ile Şirin parkında Kahvaltı ile rüya gezimize başlıyoruz. Amasya da 4-5 saatlik Müze, Hazeranlar konağı, Şehzadeler müzesi, yeşilırmak, Şehzade yolu parkı, tıp müzesi gibi yerleri geziyoruz. Bakla sarması yenebilir. Amasya elması, napolyon kirazı alınabilir.
Amasyadan sonra Samsun üzerinden Samsuna geri dönmek üzere Sinopa geçiyoruz. Sinop Cezaevi, Diyojen heykeli, Yalı kahveleri, barınakları geziyoruz. Arzu edenler tekne turlarına katılıyor. Cevizli mantı ve yanında yöresel tatlı, balık ekmek tercih edilebilir.
Aynı gün içinde Samsuna dönüp Atatürk parkında 8,5 metrelik Atatürk heykeli ve aslına uygun dizayn edilen bandırma vapuru müzesini geziyoruz.
Geceyi Samsunda geçiriyoruz. Samsunda kahvaltıdan sonra Orduya hareket ediyoruz. Terme Ulusoy tesislerinde çay mola veriyoruz. Orduda Boztepeden çay kahve eşliğinde inanılmaz manzaranın tadını çıkarıyoruz. Ordudan Giresuna hareket ediyoruz. Ordu fındığı mı, Giresun fındığı mı tartışmalarına katılmak için fındık duraklarında alışveriş yapıyoruz. Giresundan Trabzona, Akçaabat üzeri geçerken, yol üzerindeki bir çok köfteciden tadabilme imkanı buluyoruz.
Trabzona ulaşıyor ve doğruca Soğuksu mevkiindeki Atatürk 'ün vasiyetini yazdığı mütevazi ve bir o kadar muhteşem köşküne gidiyoruz.
Aynı bölgedeki telkari işçiliğinin son kalan ustalarından birini ziyaret ediyoruz.
Hanımların çok ilgisini çeken takılar başlarını döndürüyor.
Trabzon merkezden Maçkaya Sümela Manastırına geçiyoruz.
Sümela Manastırı 2015 te restorasyona alındı ve henüz bitmediğünden vadiden 300 metre aşağıdan görmeye çalışıp uzaktan fotoğraflıyoruz. Oradan Hamsi köye (köylere) geçip yöre sütünden yapılma sütlaç yerken manzarayı izliyoruz. Dikkat edilmesi gereken konu, bu ikisini mümkünse akşama sisli havaya bırakmıyoruz.Trabzon ortahisar bölgede 1250-1300 yıllarında yapılmış ayasofya camii(kilisesi) geziyoruz.
Sürmene bıçakları hikayesini bıçaklardan öğrenip dilerseniz kaliteli bicaklardan alış veriş yapiyoruz.
Uzungöle giderken mümkünse kahvaltıyı
Memişağa konağında yapıyoruz. Dileyenler burada anzer, kestane, çiçek balı alabilir. 2018 de anzer balı kg 2000TL idi. Kestane balı kg 160 TL idi.
Uzungöle giderken durup mangal yapılabilecek mesire alanları görüyoruz.
(Uzungöldeki doğa tahribatından ve kültür değişiminden bahsetmek istemiyorum.)
Rizeye geçiyoruz.
Sıradaki noktamız Rize kalesi, Rize merkezini kuşbakışı, çay kahve eşliğinde izleyerek, güzel fotoğraflar çekme imlanı buluyoruz.
Rize çıkışında Rize bezi fabrika mapazalarına gidiyoruz.Turistik bir nokta olması sebebiyle normalden%30 kadar pahalı. Çeşit çok. Rize bezinden üretilmiş birçok kıyafet alınabilen,
alışveriş sonrası yanındaki çay bahçesinde denize nazır kahve nargile ya da aperatif atıştırma imkanı buluyoruz. Bu geceyi Rizede geçiriyoruz.
Sabah erkenden aydere çıkıyoruz.
1900 Metre rakımlı yaylada ayder helvası tadıyoruz. Mis gibi yayla havası eşliğinde çayımızı yudumluyoruz.
Yine Ayderde Gelintülü şelalesinin ihtişamını karşıdan izliyoruz.
Ayderin ardından zilkale ve palovit şelalesine gidiyoruz.
Palovit şelalesi yolu, araçla meşakkatli bir yol, fakat şelalenin içine kadar indiğinizde, geldiğimize değmiş diyoruz. Yüzümüzde hissettiğimiz damlacıklar ve müthiş serinlik tüm kıyafetlerimizi ıslatsa da mutluluk ve huzurumuz yüzümüzden okunuyor. Tüm ziyaretçiler gibi kesinlikle ziyaret edilmesi gerekliymiş, iyi ki geldik diyerek ayrılıyoruz.

Sarp sınır kapısından Gürcistan-Batuma geçmek üzere Hopaya oradan da Kemalpaşaya geçiyoruz. Gürcistan-Türkiye
gümrük anlaşması sonucu pasaportsuz , T.C. vatandaşlık kimliğimizle günübirlik, Batum geçişi gerçekleştiriyoruz. Batum şehri gerek mimarisi, gerek meydan ve parkları ile ilgimizi cezbediyor. (Sınır çıkışında döviz büroları göreceksiniz. Bu bölge %5-10 daha pahalı, tavsiyem Batuma geçen 15 km lik yol üstündeki döviz bürolarını kullanmanızdır. Batumda extra birşey yapmayacaksanız, 50 ila 100 Gürcistan Larisi 3 kişiye yetecek zorunlu ihtiyaçları karşılayacaktır.Hacapuri :bir çeşit pide yenebilir ve gazlı armut suyu içilebilir.)
Batum gezisinden sonra Artvin-Borçkaya yöneliyoruz. Borçkaya 45 dakika uzaklıktaki doğq harikası Karagöle gidiyoruz. Karagöl çevresinde Köfte, melemen, muhlama, çorba gibi yemek ihtiyacı karşılayabilen yerlerin bulunduğunu görüyoruz.
Tekrar Borçka üzerinden Artvinden geçerken panaromik olarak Artvini ve Türkiyenin en büyük (13 m) Atatürk heykelini izleyerek Tortum şelalesine yaklaşık 3 saatlik bir yola çıkıyoruz.
Yaklaşık 50 metre yukseklikten dökülen şelaleyi görüyoruz.
Nene Hatun tabyası
Cağ kebabı
Tortumdan sonra baraj gölü manzaralı yollar eşliğinde Erzuruma giriyoruz.
Nene Hatun tabyası, Ulucami, üç kümbetler, Oltu taşının kalbinin attığı taşhan, Tarihi Erzurum Evleri gezilebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder